bugün

entry'ler (416)

ecevit dönemindeki aylık 80 lira net asgari maaşı

böyle hararetli tartışmalar ve kıyaslamalar genelde birbirine denk güçler veya denk durumlar söz konusu olduğunda yaşanır. biri iyi diğeri kötüyse bu kadar çok laf söylemeye gerek olmaz zaten.

ecevit dönemi zordu ve bok gibiydi (kriz dönemi özellikle). biz o zamanları şimdiyle kıyaslıyorsak ve hangisi daha kötü diye tartışarak küfürleşiyorsak yine kötü durumdayızdır kanımca. çevreme ve cebime bakıyorum evet kötü durumdayız. hangisinin daha kötü olduğunun ne önemi var. şu an dipteyiz.

cinsellik büyüsü yaptırmak

aynı büyünün tersine çalışanı da var mı merak ettim. yani hep dik. mesela kocasını çok seven kadınların Fas'ta yaptırdığı cinsten falan. akademik açıdan merak ettim. detayları paylaşamam.

birgün evleneceği halde bekaretini saklamayan kız

valla nereye saklarsa saklasın, o bekaret yine de bazı kendini bilmezler tarafından bulunup dert edinilecektir. tanımadığı etmediği belki de hayatı boyunca hiç karşılaşmayacağı insanların bacak arasını kendilerine dert edinmiş tayfaya selam olsun. umarım kendi kafalarına göre birini bulurlar. her türlü zihniyete sahip insanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. mutlaka bulurlar. merak etmesinler. o yüzden kendileri gibi düşünmeyenleri suçlamalarına gerek yok.

bir başkasının namusunu çekiştirmek, laf etmek, kötülemek pek de ahlaklı bir davranış değil. bu sebeple namus bacak arasında değil derler. kafanızı leş gibi olan donunuzdan çıkarıp, ahlakın yozlaştığı diğer alanlara da bakmanız için söylüyorlar bunu. ama tabi, pek muhterem ahlak bekçileri, bu lafı da beyin değil göt delikleri aracılığıyla anladıkları için bir işe yaramıyor.

görme engelinden dolayı yüksek lisansa alınmamak

burada, haksızlığa uğrayan kardeşin engelini, yaptıkları torpili gizlemek için bir bahane olarak kullanmışlar diye düşünüyorum. benim bir engelim yok ve zamanında yüksek lisans başvurusunda benzer bir durum yaşadım. ales, bilim sınavı, lisans not ortalaması vs. bunların hepsini değerlendirip bir başarı sıralaması yapmışlardı. 3. sırada girebiliyordum okula. sonra mülakat yaptılar ve elendim. işin ilginç yanı, sıralaması 20. sıra ve üzerinde olanların, mülakattan sonra benim önüme geçmiş olmaları ve kabul edilmeleriydi. yani bunun olması için mülakatta küfür etmem gerekir herhalde.

ilginçtir ki mülakata gireceğim gün orada tanıştığım bir arkadaş bana, okulda cinsiyetçi bir ayrımın olduğundan bahsetmişti. kesin eleneceğiz demişti. dediği de oldu. o zaman inanmamıştım. sonra düşününce jürinin (3 kişi) hepsinin kadın olması ve o dönem okula kabul edilen herkesin kadın olması beni biraz şüphelendirdi. belki de haklıydı o arkadaş. neyse konuyu dağıttım. torpil her yerde. ayrımcılık sürekli yapılıyor. sadece nedenleri değişiyor.

sakal bırakan erkeklerle çıkmıyoruz kampanyası

daha dün kesmiştim sakalımı valla iyi denk geldi. ben çıkılmak için hazırım hanımlar. ama bak bu sefer de senin tipin kayık diye kıvırmak yok.

dildo alırken garanti sormak

sormamak gerekir.

"garantisi benim" gibi bir cevap alınabilir. insanın moralini bozar.

1 kilo baklavanın 150 tl olması

ben hep 50 tl lik aldığımdan sorun yok. siz düşünün.

at üzerinde israil i protesto eden ak ülkücüler

atlarda maske yok.

kocasından sonra kalkan kadın

derhal geri indirilmesi gereken kadındır.

hiç utanma kalmadı dimi sizde. kalkmak ve kadın kelimelerini aynı cümlede kullanıyorsunuz. * *

yakışıklı erkeklerdeki önlenemeyen ego

vurduruyordur.

+vurduruyor muymuş?
-evet evet vurduruyor dediler. görenler var.
+o zaman kesin vurduruyordur. en son ne zaman vurdurmuş?
-sık sık vurduruyormuş.

aç bırak itaat etsin cahil bırak biat etsin

geçen rüyamda böyle bişey gördüm.

rüyamda charlie'nin çikolata fabrikasındaydım. oradaki bazı çalışanlar geçim sıkıntısı çekerken- sayıları pek de az değildi- bazıları bolluk içinde yaşıyordu. öyle ki çikolataları toz haline getirip burnundan çeken bile vardı. fabrikada böyle yönetici mi desem, patron mu desem bilmiyorum, güçlü kişiler vardı. istedikleri her şeyi hesap vermeden yapabiliyorlardı. bunların akrabaları ve yakınları mucizevi bir şekilde şişmanlarken, bu patronlara taparcasına boyun eğen bazı çalışanlar gitgide zayıflıyordu. ve bu bir deri bir kemik kalmış insanlar oldukça saldırganlardı. kendi seviyesindeki farklı düşünen insanları gerçek anlamda yiyorlardı. en son başka bir fabrikada olan kötü bir olayı tartışmaya başlamışlardı ki uyandım.

allah'a şükür ki rüyaydı sadece. gerçek hayatta böyle şeyler olmaz. o yüzden bu söz ütopiktir.

after sex camel

"cemal kim lan kaltak" diye fevri bir çıkış yapılabilir sevgiliye.

hoşlanılan yazara yürüyeni açık eksilemek

"mesaj"

ilk entryi okuyunca doğrusunu unuttum. benim gibi unutanlar için yazdım.

tanım: bir kıskançlık türüdür.

sünnet olmanın saçmalığı

genel olarak değil ama bazı istisna durumlarda sağlık için zorunlu bir hale geliyor. ruhsal açıdansa bana göre tam bir facia. 4-5-6 yaşlarında yaptırılıyor genelde. erkek çocuk için hassas olan bu yaşlarda, çükü kaybetmeyle ilgili korkusunu tavan yaptırıyorlar. düğün kısmına girmeyeceğim o bombok bir mevzu.

en azından 1 yaş civarı yapılsa şu operasyon daha iyi olmaz mı. bence çok saçma değil ama uygulamada sıçıyoruz.

numaranı ver sahura kaldırayım

(bkz: numaranı ver bayram namazına kaldırayım)

geç değil arkadaşlar hala vakit var.

gavurlar sıçtıktan sonra duş alır

avrupaya gidip sıçmışlığım var. yani müslümanın avrupadaki sıçış maceraları hakkında uzun uzadıya sohbet edebilirim sizlerle. ancak ne yazık ki bir gavuru sıçarken inceleme şansım olmadı. o sırada ne düşünüyor, sonrasında ne yapıyor bilemiyorum. bilgi veremiyorum kusura bakmayın. çok yetersiz hissettim kendimi.

yurt genelinde filistin e destek konvoyları

destek yeterli değil. israil'i boykot etmemiz de gerekir. benim bu konuda güzel bir fikrim var. bence bu sefer marketten kola satın alıp yere dökmeyelim. kolaları alıp götümüze sokalım. israil mesajı kesin alır. kendine bunu yapan bana ne yapmaz ki der.

hangi özelliğinizi değiştirmek isterdiniz

değiştirmek sayılır mı bilmem de kadınlara yürüyebilme özelliği isterdim. kadınlara yürüyemiyorum. yani teknik açıdan yapabiliyorum başarılı da sayılırım ama gururuma yediremiyorum. sanki kendimi alçaltmışım gibi hissediyorum. erkek olarak atak yapmadığım için de sik gibi yalnız kalıyorum. bıktım lan.

sakallı erkek iticiliği

şimdi sakalı keselim mi kesmeyelim mi onu deyin bana.

17 günlük kapanma komedyası

1 hafta önce covid denen zıkkımı atlattım. hasta oldum ve iyileştim. tamamen iyileşeli 1 hafta oluyor. pisi pisine evde otururken hasta oldum. eve getirdiler hastalığı ki, hastalığı getiren aile bireyleri de mecburiyetten dolayı hastaneye gitmişlerdi. oradan kapıp getirdiler mikrobu.

bir yıldır gezmek için dışarı çıkmıyorum. sadece ihtiyaç doğrultusunda işimi görüp geliyorum. hastalık yine de beni buldu. ona rağmen yasak diyerek evde duruyorum. ancak dışarı bakınca milletin bu yasağı pek takmadığını görüyorum ve çıldırıyorum.

ulan sayın amına koduklarım (dışarıda sebepsizce gezenler) asıl benim bu yasağı sallamadan gezmem gerekir. bende kol kadar antikor var şu an. 4-5 ay boyunca bulaşma riski minimuma düştü benim için. yine de yasaklara uyuyorum. siz neyinize güveniyorsunuz? sizi geçtim de başkalarına bulaştıracaksınız yazık günah.

ama yok arkadaş ciddi söylüyorum ki ben enayinin önde gideniyim. başka açıklaması yok. yasaklara uymaya devam edeceğim. yasaklar bitince ise sikmişim evde otur tantanasını. yetti artık canıma. devletin koyduğu yasağa uyarım, önlem olarak gösterdiklerini uygularım ama artık bunların dışında kendimi kısıtlamam. *